Vücudun yapı taşları olan hücreler bir araya gelerek dokuları, dokular bir araya gelerek organları oluşturur. Sağlıklı bir insanda vücudun ihtiyacına göre hücreler oluşur, büyür, bölünür ve yeni hücreleri meydana getirir. Yaşlanan hücreler ölür ve vücuttan atılır. Bazen bu döngü bozulur. Hücreler, vücudun ihtiyacı ve kontrolü dışında bölünerek çoğalır veya yaşlı hücreler ölmez.
Hücrenin yaşam döngüsünde oluşan bu anormallik ve kontrol dışı artan hücrelerin oluşturduğu dokuya tümör denir. Yani kanser, dokularda veya organlarda değil hücresel aşamada başlar.
Tümörler iyi ya da kötü huylu olabilir. Kötü huylu olanlar, yani kanser hücreleri;
- Hayatı ciddi şekilde tehdit eder
- Operasyonla vücuttan çıkartılsa da yeniden üreyebilir, yani hastalık nüks edebilir
- Komşu organlara ve dokulara yayılabilir ve onlara zarar verebilir. Uzak organlara da atlayabilir ve yeni tümörler oluşturabilir.
Onkoloji Nedir?
Tümörleri inceleyen tıp dalına Onkoloji denir. Latincedeki oncos (şişlik) ve logos (bilim) kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşturulmuş bir deyimdir.
Onkoloji, kendi içinde Medikal Onkoloji ve Radyasyon Onkolojisi olarak iki dala ayrılır.
Medikal Onkoloji Nedir?
İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nın bir alt dalı olan Medikal Onkoloji, kanser hastalığının teşhis ve tedavi süreçleri ile ilgilenen tıbbi bölümdür. Kemoterapi tedavisini düzenleme sorumluluğu ve yetkisi bu dala aittir. Medikal Onkoloji hekimleri, hastalarını tedavi süreçlerinde, kemoterapi uygulamalarını takip eder. Bu süreçte tıbbi ihtiyaç öngörüldüğünde Radyasyon Onkolojisi hekimleri ile birlikte hareket eder.
Radyasyon Onkolojisi Nedir?
Kanser hastalarının Radyoterapi (ışın tedavisi) uygulamalarını yapan onkoloji dalıdır.
Radyasyon Onkolojisi, iyonizan ışınları tek başına veya diğer tedavi yöntemleri ile birlikte kanser hastalarının ve bazı benin hastalıklarının tedavisinde uygular. Radyoterapi, ışın (şua) tedavisi ile eş anlamlıdır. Ayrıca Radyasyon Onkolojisi kanser eğitimi veren bilim dalları içinde tek anabilim dalıdır.
Kanserde Erken Tanı
Türkiye’de her 100 kişiden 14’ü kanser sebebiyle hayatını kaybediyor. Ülkemizde 400 bine yakın kanser vakası bulunuyor ve her yıl ortalama 150 bin kişiye yeni kanser tanısı konuluyor.
Günümüzde kanser, kalp ve damar hastalıklarından sonra en fazla yaşam kaybına sebep olan hastalıktır. Erkeklerde prostat ve akciğer kanseri en sık görülen kanser türleridir. Kadınlarda ise meme, rahim ağzı, yumurtalık kanserleri sıklıkla görülmektedir. Cinsiyet ayrımı yapılmadan bakıldığında, ülkemizde ve dünyada en çok görünen kanser tipi akciğer kanseridir.
Kanser hastalığının önde gelen sebeplerinden biri olan sigara ve tütün mamulleri kullanımının yanı sıra son yıllarda artan beslenme bozuklukları ve çevresel faktörler hastalığın görülme sıklıklarını giderek arttırmaktadır. Bu projeksiyonda yakın gelecekte kanser, kalp ve damar hastalıklarından daha fazla yaşam kaybına sebep olacak hastalık haline gelecektir.
Kanser, erken tanı ile tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Kanser Türleri
Meme Kanseri
Her 8 kadından birinde meme kanseri görülmektedir. Meme kanserinde özel risk taşımayan kadınlara önerilen tarama tetkikleri 20 yaşından sonra her ay kendi kendine meme muayenesi yapmaları, 20-39 yaş arasında 3 yılda bir klinik meme muayenesi yaptırmaları ve 40 yaşından sonra her yıl mamografi çektirmeleridir.
Prostat Kanseri
Her 12 erkekten biri prostat kanserine yakalanmaktadır. Erkeklerin 50 yaşından sonra her yıl prostat muayenesi ve PSA ölçümü yaptırması gerekmektedir. Genç yaşta prostat kanseri teşhisi konulmuş birinci dereceden akrabanın bulunması durumunda, düzenli tarama yaşı 45’e çekilebilir.
Rahim Ağzı Kanseri
Türkiye’de her gün iki kadın rahim ağzı kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Her kadın aktif cinsel hayatı başladıktan sonra 3 yıl içinde ve/veya 21 yaşından önce PAP smear testi yaptırmalıdır. İki yılda bir düzenli yaptırılması gereken tarama testinin 30 yaşından sonra 3 yıl arka arkaya temiz çıkması durumunda tarama sıklığı hekim yönlendirmesi ile 3 yılda bire düşürülebilir. Tarama sonuçları temiz çıkan kadınlar 70 yaşından sonra kontrolü bırakabilir.
Akciğer Kanseri
Yılda 20 bin kişiye akciğer kanseri teşhisi konulmaktadır. Akciğer kanserinin erken tanısı için risk grubunda bulunan kişiler her yıl düzenli akciğer röntgeni, balgam sitolojisi ve solunum fonksiyon testleri içeren check-up yaptırılmalıdır. Son yıllarda yapılan araştırmalarda düşük doz bilgisayarlı tomografi yönteminin, sigara içenlerde erken akciğer kanseri teşhisinde başarılı olduğu gösterilmiştir.
Kanser önlenebilir bir hastalıktır.
- Sigara kullanmayınız. Sigara kullanılan yerlerde bulunmayınız.
- Yeterli miktarda süt içiniz, taze sebze ve meyve tüketiniz.
- Düzenli egzersiz yapınız.
- Yüksek kalorili ve katkı maddeli besinlerden uzak durunuz.
- Alkol tüketiminden kaçınınız.
- Güneş ışığının zararlı etkilerinden korununuz.
- Anne karnındaki bebeği ilaç, kimyasal maddeler, toksinler ve radyasyondan koruyunuz.
- Gereksiz radyolojik tetkiklerden kaçınınız.
- Gereksiz ilaç kullanımından kaçınınız.
Kanserde Beslenme
Kemoterapi, insan vücudundaki hücrelerin kontrolsüz çoğalmalarını engellemek amacıyla, doğal veya yapay maddelerden oluşan ilaçlarla yapılan tedavi biçimidir. Kemoterapide uygulanan ilaç tedavisinin vücuda bazı yan etkileri bulunmaktadır ve bu etkilerin görülme nedeni ilaçların bazı besin öğelerinin eksikliğine sebep olmasıdır. Tedavi sırasında çeşitli sindirim sistemi rahatsızlıkları, tat almada değişiklikler ve kilo kaybı, bulantı-kusma, ishal, kabızlık, anemi, ağız yaraları, halsizlik, saç dökülmesi, ödem gibi bir çok yan etkiler görülmektedir.
Kemoterapi sırasında beslenmenizde dikkat etmeniz gerekenler :
- Mide rahatsızlıkları yaşamamak için aşırı sıcak ve soğuk besinleri tüketilmemeli.
- İştahsızlık nedeniyle oluşabilecek kilo kaybınızı önlemek amacıyla küçük porsiyonlar ve sık aralıklarla beslenilmeli.
- İçerisinde yapay madde bulunduran besinlerden ve içeceklerden uzak durulmalı.
- Aşırı yağlı yiyeceklerden ve kızartmalardan uzak durulmalı.
- Kan değerleri düşük olduğunda kırmızı et tüketilebilir ancak; normal şartlarda haftada 2 defa kırmızı et diğer günlerde de tavuk ve balık tüketilmelidir.
- Bolca su içilmeli (özellikle kemoterapi aldığınız gün 3 litre kadar sıvı alınız
- Çay, kahve yerine bitki çaylarına tercih edilmeli.
- Çorba, yoğurt gibi sıvı besinlerin tüketmeye özen gösterilmeli. Kola, gazoz ve portakal suyu, greyfurt suyu gibi gazlı ve asitli içeceklerden uzak durulmalı.
- Bol bol sebze ve meyve tüketilmeli.
- Sebzelerden özellikle kükürtlü olanları ve ıspanak, pazı, roka, brokoli, maydanoz, dereotu, lahana, sarımsak, soğan, turp, kereviz, brokoli gibi antioksidan açısından yüksek olan yeşil yapraklıları tüketiniz.
Kanser Tedavisinde Beslenme Çok Önemli
Kemoterapi sürecinde ağrı, depresyon, kabızlık, tat alma değişiklikleri, bulantı, yutma güçlüğü gibi faktörlere bağlı olarak iştahsızlık ve kilo kaybı ortaya çıkabilir. Bunlara bağlı olarak kemoterapi öncesinde dikkat edeceğimiz gibi, kemoterapi sonrasında beslenmenizde dikkat etmeniz gerekenler şu şekildedir:
- İdeal kilonuzda olmaya dikkat ediniz.
- En az 10 bardak su ve bununla birlikte çeşitli bitki çayları da tüketilebilir.
- Günde 4 porsiyon meyve tüketmeye özen gösteriniz.
- Günde 2 porsiyon sebze tüketilmeli. Özellikle brokoli, lahana, sarımsak, soğan, turp, kereviz, yeşil yapraklı sebzeler, domates, baklagiller, kırmızı biber, roka ve maydanoz tüketmeye özen göstermeli.
- Balık, tavuk gibi et grubu besinleri ızgara veya haşlama olarak tercih edilmeli.
- Yağ ve tuz içeriği düşük besinleri tüketmeye özen gösterilmeli.
- Lifli besinlerin tüketimi artırılmalı.
- Alkol ve sigaradan uzak tam ve doğal beslenmeye dayalı bir beslenme şekli benimsenmelidir.